Bu paylaşım bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurmalısınız.
Her tedavi her kişi de farklı sonuçlar ve farklı etkinlik süreleri sunabilir.
Sağlıklı ve güzel günler dilerim ...
Göz Çevresi Anatomisi
Gözler ve göz çevresi bir çok kas ve destek dokular ile çevrelenmişlerdir.
Eğer hastanın infra orbiral rimi dediğimiz alt göz çukurunu oluşturan kemik yapıları yetersiz ise bu kişilerde tear trough deformitesi=göz yaşı oluğu deformitesi daha rahat gelişmektedir.
Supraorbital rim yani üst göz çukurunu oluşturan kemik yapıları çok belirgin ise gözlerin derinde görünmesine, yetersizliğnde ise kaşların düşmesine ve zamanla üst göz kapaklarında sarkmaya neden olmaktadır.
Orbital (Göz ve çevresi) yağlar diğer vücut yağlarından farklıdırlar. Bu yağ dokusu göz çevresi kaslar ve göz için kolay hareket edebilme fonksiyonunu desteklemektedirler ve diet yada egzersiz ile değişmemektedirler.
Gözler yüzün 1/3 üst kısmının en önemli estetik alanını oluşturmaktadır. Göz çevresi morlukları yüze yorgun, üzgün ve daha yaşlı bir ifade vermesi nedeni ile göz çevresinin estetik problemlerinde en önemlilerinden birisidir. Kadın ve erkekte, tüm yaş guruplarında ve ırklarda görülebilmektedir.
Göz çevresinde koyulukların ve torbalanmaların varlığı olduğumuzdan daha yaşlı görünmemize, sinirli ve yorgun bir ifadeye neden olmaktadır. Halk arasında alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığı olarak bile yorumlanmaktadır. Kadınlarda, koyu tenlilerde ve ileri yaşlılarda daha sık gözlenmektedir. Göz torbalanmaları ileri yaşlarda ortaya çıkmakla birlikte göz çevresi renk koyulaşması daha erken yaşlarda dahi görülebilmektedir.
Göz çevresi renk koyulaşması; göz çevresi hiperpigmentasyonu, göz altı halkaları, göz altı morlukları gibi isimlerde almaktadır. Özellikle kadınlar arasında bu problem için kozmetik kapatıcılar kullanılmakta ancak estetik olarak çok yerterli olmamaktaır. Estetik problem olma dışında özgüven eksikliği, sosyal uyumsuzluk ve psikolojik problemlere de neden olmaktadır.
Alt göz kapağı iç kısımda burun yan duvarından gözün iç kantusundan(gözün iç kısmı) başlamakta göz alt kemiği sınırında gözün alt anatomik yapılarını örterek dışa uzanarak yanakların en belirgin olduğu alanda gözün dış kantusunda (gözün dış kısmı) sonlanmaktadır. Alt göz kapağında iç kantustan başlayarak aşağı oblik (çaprazlama) uzanan ağlama oluğu olarak da tanımlanan- tear trough deformitesi deride hafif çökme şeklinde bir hat oluşturmaktadır.
Göz kapakları üzerindeki derimiz vücudun en ince anatomik yapısına sahiptir. (1 mm den ince). Derinin en üst tabakası olan epidermis göz kapaklarında 0.4 mm kadar çok incedir. (El içinde epidermis 1.6 mm kalınlığındadır). Ayrıca burun tarafındaki göz çevresi derisi şakak tarafına göre daha incedir. Bu nedenle göz çevresi renk artışları ve torbalanmalar sıklıkla göz altında ve iç kısmından başlamaktadır.
Göz çevresi renk koyulaşması (hiperpigmentasyon) 2 başlık altında incelenebilir;
1-Primer formu; Her iki göz çevresinde ve göz kapaklarında hiperpigmentasyon (koyuluk) gelişmekte. Bunun oluşmasında sistemik bir hastalık yada lokal bir neden bulunmamaktadır.
2-Sekonder formu; Her iki göz çevresinde ve göz kapaklarında hiperpigmentasyon gelişmekte. Bunun oluşumunda; genetik ve yapısal faktörler, göz çevresi alerji yada egzamalara bağlı olarak hastalıkların neden olduğu hiperpigmentasyon, göz çevresi ödem, deri altı damarsal yapıların artışı, yaşlanma ile derinin incelmesi ve elastikiyetinin azalması gibi nedenler bulunmaktadır. Ayrıca hormonlar, bazı ilaçlar, korunmasız güneşe maruz kalma da neden olabilmektedir. Beslenme düzensizlikleri, sigara içimi, alkol kullanımı, uykusuzluk, deri kurulukları ve kronik hastalıklar da pigmentasyona neden olabilmektedir.
Göz çevresinde özellikle göz altlarında mor yada koyu halkaların oluşmasın, destek dokularının azalması, deri elastikiyetinin azalması, göz torbalarının gelişimi, deri altı damarsal yapıların ve damarların görünürlüklerinin artması, göz çevresi derisinde pigmentasyon artışı gibi nedenlerle oluşabilmektedir.
Bu yüzden sebebe yönelik olarak göz çevresi destek dokularının azalmasının desteklenmesi için göz çevresine hyaluronik asit içeren dolguların kullanımı, göz altı ve üstü torbalar için ameliyatların yapılması, uzun atılmlı Nd-yag lazerler ile göz çevresi damarların tedavisi, fraksiyonel CO2 lazerlerle pigmenasyon ve deri elastikiyetinin tedavisi gibi tek tedavi yada kombine tedavi protokolleri kullanılmaktadır.
Göz altı derisinde yaş ve çevresel faktörler ile cildin elastikiyetin ve deri altı yağ dokusunun azalmasına bağlı olarak göz çevresi kası olan “orbicularis oculi” nin belirginleşmesine, göz kapaklarında torbalanmalara neden olurken, yanakta bulunan destek dokuların azalması ise ağlama oluğu (tear trough deformitesi) gelişimi gibi deformasyonlar gelişmektedir. Bunlarda ışık kaynaklı gölge ve morluk gelişimine neden olmaktadır. Bu yğzden göz altı morlukları ışığın geliş açısı ve yoğunluğuna göre değişebilmektedir.
Göz altında deri ve deri altı yağ destek dokusunun az olması derinin hemen altındaki kas yapısının ve kas içerisinde damar yapılarının deri yüzeyinde daha belirgin olmasına neden olmaktadır. Böylece dışarıdan gelen ışık ile kas ve damarsal yapılar cilt üzerinden morumsu halkalar şeklinde görülmektedir. Özellikle deri gerildiğinde bu renk koyuluğu daha fda belirginleşmektedir.
Bu yapısal özelliler (yağ dokuda azalma va da genetik olarak azlık) göz çevresindeki kılcal damarların (telenjektazi) ve venlerin daha belirgin olmasına neden olmaktadır. Bu damarların genişlemesi ve kanın burada göllenerek damar içeriğinin damar dışı dokulara çıkmasına neden olabilecek fiziksel yorgunluklar, stres, kadınlarda adet dönemleri ve gebelikler göz altı morlukları daha da belirgin hale getirebilmektedir.
Yine göz çevresi renk koyulaşmaları göz çevresinde yada gözde kullanılan bazı ilaçlara, özellikle prostaglandin F2a (PGF2a) analoglarına bağlı olarak ta gelişebilmektedir. Bu ilaçlar göz tansiyonu glakomda kullanılmaktadır. İlaçlar taşıdıkları prostoglandin analogları ile cilt altı yağ dokusunda azalma yapmaktadır. Ayrıca bu ilaçlar göz çevresinde pigmentasyon artışına da neden olabilmektedir. Son yıllarda prostoglandin analoglarının glakom dışında kirpiklerin uzaması ve güçlendirilmesi için kullanıldıklarını da görmekteyiz. Bu kullanım şekilleri ilaçların deri ile temasının daha fazla olmasına ve göz çevresi morlukları ve pigmentasyonunun daha da artmasına neden olabilmektedirler.
Göz çevresi morluklarının tedavisi
Topikal (dışarıdan sürülen) ilaçlar;
Hidrokinonlar;
Retinoik asitler;
sentetik K vitaminleri.
Vitamin K; %1 formulleri özellikle retinol ile kombine kullanımında etkin sonuçlar alınmaktadır.
Vit C; magnesium ascorbyl phosphate en stabil formu ve deride kolajen yapımını arttırmakta ve melanin yapımını inhibe etmektedir.
Diğerleri; vitaminlerden E , azaleik asit, fitik asit, kojik asit, arbutin, biosome C, pidobezon, tiyoglikolik asit dir.
Topikal ilaçların kombine uygulamaları ;
Çeşitli formülasyonlarla topikal ilaçlar kombine olarak ta kullanılabilmektedir.
Kimyasal peelingler;
TCAA ve glikolik asit en sık kulanılanlarıdır.
Lazer ve ışık uygulamaları;
Intense Pulsed Light(IPL); Q swiched lazerler;Pulse Dye Laser(PDL);Nd: Yag Lazerler;532 nm KTP lazer; Fraksiyonel CO2 lazer; gibi lazer sistemleri soruna yönelik olarak tercih edilmektedir.
Otolog yağ transferi yada dolgu maddesi (hyalüronik asit) uygulamaları;
Son yıllarda yağ enjeksiyonları yerine dolgu maddeleri daha sık kullanılmaktadır.
Bu dolgu maddeleri cildin yapı taşlarından olan hyalüronik asit-HA içermektedir. Bazı dolgu maddeleri içerisinde amino asit, antioksidan, mineral ve vitaminlerde bulunmaktadır (kompleks vitamin kokteylleri). Hatta bazılarında hasta konforu için anestezik madde lidokain de bulunmaktadır. Hyalüronik asit vücudumuzda özellikle deride doğal olarak bulunmakta, su tutarak cildimizin nemini sağlamaktadır. HA yaşlanma ile birlikte azalmaya başladığı için cilt kurur, zayıflar ve ince kırışıklıklar ortaya çıkar. Göz altlarına HA deriye özel iğneler ile uygulanmaktadır ve 1-1.5 yıl kadar uygulama alanında kalmaktadır. Sonrasında işlem tekrarlanmaktadır.
Göz altına yapılan hyaluronik asit dolgu maddeleri künt uçlu kanül olarak tanımlanan özel iğnelerle uygulandığında doku altı kanama riski daha az olmaktadır.
Göz altı ip uygulamaları;
Yine özellikle torbalanması ya da göz yaşı oluğu deformitesi olan kişilerde kullanılan bu iplikçikler saç telinden daha ince olup o bölgede yaklaşık 6 ay içerisinde erirken vücudumuz bu iplikçiklerin çevresinde kendi kollajen dokusunu üretmekte ve iperi yerini kollajen dokusu almaktadır. deri elastikiyetinde düzelme torbalarda azalma , çöküklüklerde toparlanma ve morlukta azalama gibi etkileri vardır. diğer uygulamalarla birlikte kombine olarak ta kullanılabilir. 1-1,5 yıl kadar kalcılık süresi vardır.
Göz çevresi morluklarında evde neler yapılabilir?
Her gün ince dilimlenmiş salatalık gözler üzerinde 15 dakika bekletilebilir (akşamları daha uygundur).
Gün içerisinde 1-2 kez ılık çay poşetleri gözler üzerinde 5-10 dakika bekletilebilir.
Güneş gözlükleri tüm yıl boyunca güneş koruyucularla birlikte kullanılmalıdır.
Gül suyu yada gül yağları ile göz altına göz iç kısmından başalayarak dışa doğru küçük dairesel hareketler ile masaj şeklinde uygulanabilir.
Zerdeçal tozu ve un içerisine domates ve limon suyu konularak pomat kıvamına getirilerek ince maske şeklinde 10 dakika uygulanabilir, sonrasında su iile yıkanmalıdır.
Göz altlarına badem yağı sürülebilir.
Sandal ağacı ve gül suyundan hazırlanan karışımı göz altı pigmentasyonlar üzerine kullanılabilir.
Maydanoz ezilerek üzerine su eklnip buzluk kaplarına konularak dondurulup akşamları bu buzlarla masaj yapılabilir.
Diyette bol bol süt ve yoğurt tüketilmelidir.
Kabak A, K ve C vit. den zengin bir gıda olup ince dilimleri salatalık gibi göz çevresine birkaç dakika konulabilir. Özellikle lekeli alanlarda bekletildiğinde faydalıdır.
hafta da bir kaç gün havuç suyu içilebilir.
Stresden uzak durmak genel sağlıkta önemli olduğu kadar bu tr lokal olaylarda da faydalıdır.
Uykusuzluktan, aşırı alkol ve sigara tüketiminden uzak kalınmalıdır.
Evde yapılacak uygulamaların mutlaka doktor tavsiyesi ile yapılması öncesinde sorunun tesbit edilmesi ve doğru yaklaşımlarda bulunmak önmlidir. Aksi taktirde daha kötü sonuçlarla karşılaşılabilineceği ve bu uygulamaların geçici çözümler oldukları unutulmamalıdır.